Bu serinin son bölümünde ise duygusal boşluktaki insanları ve gönül alma uzmanlarını konuşalım istedim. Henüz ilişkinin başlarındayken, yani henüz güçlü bağlar kurmamışken göz ardı ettiğimiz bu iki durum, ileride büyük yaralar almamıza sebep oluyor.
Nasıl mı?
Duygusal Boşluk Nedir?
Duygusal boşluk: Yüksek bir duygunun sona ermesinin ardından oluşan yoksunluk hissine denir.
Aşkın bitmesi, aşırı ihmal edilmek, taze bir ayrılık, yeni sonlandırılmış bir ilişki, evliliğin anlamını yitirmesi, boşanma, bir dostluğun sona ermesi, zamansız bir veda, çok sevilen bir işin, çevrenin veya bir şehrin terk edilmesi gibi durumlarda oluşan yoksunluk hissini, duygusal boşluğa örnek gösterebiliriz.
Bu meseleyi daha iyi yorumlayabilmek, anlayabilmek için yoksunluk kelimesinin de anlamını hatırlayalım.
Yoksunluk Hissi Nedir?
Yoksunluk: Haz verici bir durumun sonlanması ve beynin aynı hazzı şiddetle istemesi durumuna yoksunluk hissi denir.
Özellikle alkol, sigara veya çeşitli haz vericilere bağımlı insanlar, bu maddeleri hayatından çıkardıklarında yoksunluk hissi yaşarlar. Bize haz veren ilişkilerimiz de tamamen sağlıklı ilişkiler olsalar bile, son bulmaları durumunda benzer yoksunluğu yaşarız ve tıpkı bir sigara bağımlısı gibi, yerine bir şeyler koymayı aklımızdan geçirdiğimiz olur.
Sigaranın yerine fındık, fıstık koyabiliyorsak ne âlâ fakat söz konusu ilişkiler olduğunda genellikle sadece sigaranın markasını değiştirmiş oluruz çünkü arkadaşımızdan otlanırız bir süre… Sonra ne mi olur?
Duygusal Açlık
Duygusal boşluğu psikologlar çoğu kez açlığa benzetir. Normalde tercih etmeyeceğimiz yiyecekleri, karnımız çok aç olduğunda büyük bir iştahla tüketiriz değil mi?
Hatta normalde beğenmediğimiz tadlar, karnımız çok açken bize lezzetli bile gelebilir. Öte yandan çok aç olma hâli, normal bir durum olmadığı için, normal tercihlerimizden de sapmış oluruz. Gluten alerjimiz olsa bile gluten içeren gıdalar tüketir, saygısızlığa alerjimiz olsa bile saygısız insanları tercih edebiliriz.
Bunu bize yaptıran ve hatta sevdiren şey duygusal boşluktur. E haliyle “sonra ne olur?” sorusunun da cevabını tahmin ediyor olmalısınız.
Biten İlişkinin Yasını Tutmak & Tutmamak
Dolayısıyla sağlıklı tercihler yaptığımızdan emin olmak için anormal süreçlerde olmadığımızdan (çok aç olmadığımızdan) emin olmamız gerekir.
Bu yüzden, yeni sonlandırdığımız bir ilişkimiz varsa yeni bir ilişkiye yelken açmamamız; ilişkisini yeni sonlandırmış biriyle de yeni bir ilişkiye yelken açmamamız gerektiğini savunuyorum.
Biten her ilişkinin, bitmesi gereken bir ilişki olsa bile, belirli bir süre yası tutulmalıdır. Yalnızlıkla yüzleşilmeli. Yeni birine duyulan ihiyacın, eskisinin yerini doldurma amacı taşımadığından emin olunmalıdır. Gerçekten emin olabilmek için ise yoksunluk hissinin bitmiş olması gerekir. Ancak bu şekilde sağlıklı ilişkiler kurulabileceğini düşünüyorum.
Gönül Almak ve Tekrar Yıkmak (Sağlıksız İlişki)
Şimdi ikinci maddemiz olan gönül alma uzmanlarını kısaca tartışalım. Bu konuyu fazla uzatmayacağım ve ısrarla aynı hatayı yapıp ardından çok iyi gönül alabilen birine yazdığım mektuptan kısa bir kesit paylaşacağım:
Tıpkı bir çekiç ustası gibi, çaktığın çiviyi geri çekmesini iyi biliyorsun. Gönül almayı çok iyi biliyorsun. Fakat bilmediğin şey şu: Çiviyi çeksen de izi kalıyor… Delik deşik ettiğin bir kalpten artık kusursuz çalışmasını nasıl bekleyebilirsin?
Sanırım bu konu çok net arkadaşlar. Çivi çakmaya son vermek yerine, sürekli çakıp sonra geri çeken kişiler de güçlü bağları olan ilişkileri çok yıpratırlar. Hâl böyle olunca yıkıcı sonuçlar da kaçınılmaz olur. Sonuç olarak sevgili okur, 3 bölümden oluşan bu yazı serisini, biz hariç diğer tüm insanları suçlamak için yazmadığımı hatırlatmak istiyorum.
Bu yazım da tıpkı diğer yazılarım gibi, kendimizi sorgulama ve kendimizde zayıf gördüğümüz yönleri iyileştirme amacı içerir. Duygusal boşluktaki insan ben olabilirim. Gönül alma uzmanı ben olabilirim. Saygısız, bencil, egosantrik kişilik bozukluğunda, öfkeli, ihmal edici, özensiz, eksik ve kusurları olan ben olabilirim. Sen de olabilirsin sevgili okur. Ben bu eksiklerimle yüzleşip buraları iyileştirebilirim. Sen de iyileştirebilirsin sevgili okur.
merhaba ,yazınızı beğendim .. bende bloger olmak istiyorum biraz anlatırsanız sevinirim rakip olmicam söz 🙂