Yazılarıma gelen yorumları veya geribildirimleri büyük bir dikkatle inceliyorum. Dikkatimi çeken şu: Hiç azımsanamayacak kadar geniş bir kitle, başkalarının eleştirilmesinden büyük bir keyif alıyor ve yangına körükle gitmeye bayılıyor. Başkaları kim? İşte, onu hiçbir zaman bilemiyoruz. Şuraya “insanlar çok bencil” yazsam yüzlerce alkış geliyor ama kim o insanlar dediğimde cevap bulamıyorum.
Hepimiz, biz hariç herkesi hatalı davranışlarıyla eleştirmeye pek bir meyilliyiz. Tıpkı şu an benim de yaptığım gibi, demek isterdim ama tüm samimiyetimle söylemeliyim ki kendimi hariç tutmuyorum. Ben de başkalarını eleştirmeye meyilliyim ve bundan kurtulmayı başardığım ölçüde daha huzurlu bir insan olabildiğimi de paylaşmalıyım.
Yazılarımda genelleme yapacaksam bile “insanlar” demiyor, “bizler” diyorum. Yani sevgili okur, kendimi hariç tutmadığım gibi, seni de hariç tutmuyorum. Çünkü öfke ve nefret pompalamak için yazmıyorum. Kendimize dönüp eleştiriler yaparak farkındalık kazanalım istiyorum. Mesela “kibir, en çok da sahibini mutsuz eder” dediğimde. “Lanet olsun kibirli insanlara” minvalinde yorumlar alıyorum. İyi ama sevgili okur, ben bunu bir protesto başlatmak için söylemiyorum ki. Bunu söylediğimde kendi kibrimizle yüzleşelim, ondan kurtulalım ve daha mutlu olalım diye yazıyorum.
Bence bir metnin eleştirisi okurun kendisini ilgilendirmiyorsa devamını okumasına gerek yoktur. Aynı örnekten devam edecek olursak, kibrin hoş bir davranış olmadığını zaten biliyoruzdur ve kendimizde kibir görmediğimiz halde kibirle ilgili bir yazıyı okuyorsak amacımız muhtemelen şudur: Benim toparlayıp söylemediklerimi yazar söylesin. Ben de buradan edindiğim bakış açısı veya yorum becerisiyle gidip o kibirlilerin ağzına s******
Peki, bugüne kadar kaç kişiyi değiştirebildik? Değiştiremeyiz ve değiştirme çabamız da yersizdir zaten. Kişi ancak kendini değiştirebilir, geliştirebilir. Bu yüzden kitap okuyanlar kendini geliştirirken kitap okuyanların eleştirdiği kişiler bir adım bile öteye gidemez. Ben de yazılarımı kendim için ve senin için yazıyorum. Koca bir genellemeye dahil ettiğim insanlara öfke kusmak için yazmıyorum. Bunu yapan yazarların çok sevildiğini biliyorum ama böyle bir sevgiden beslenmek istemiyorum.
Mesela sevgili okur, hayatında bir kez bile “ben insan sevmiyorum” dediysen bahsettiğin sevimsiz insanın sen olduğunu hiç düşündün mü? Koca bir genellemeye dahil ederek koca koca eleştirilerde bulunuyorsan, kötü veya hasta olan sen olabilir misin? Aynı zamanda ben. Biz. Bahsettiğimiz “insanlar” kümesini oluşturan elemanlardan biri de biz (sen ve ben) değil miyiz?
O yüzden iyi niyetliysek ve güzele çevirmek üzere değiştirmek istiyorsak önce kendimizi değiştirmeliyiz. Sen değişirsen dünya değişir ve kendini değiştirmen toplumu değiştirmekten daha gerçekçi bir hedef olur. Sen ve ben hariç herkes kötü değil. Kötü olan bizleriz. Okuyarak, yazarak, çizerek, şarkılar söyleyerek iyileşebiliriz…
Anlatmaya Üşendiklerimi Yazıyorum
MiskinAdam | Bünyamin Kapıcıoğlu
insanları çok takmamak gerekiyor… evet kesinlikle bir gereklilik bu… 🙂
Bu durumdan ben de uzun zamandır rahatsızım. Her mecrada karşısındaki insanları, kendisin de insan olduğunu ve hatasız bir yaşam geçirmenin imkansız olduğunu unutup eleştiren, hatta yargılayan ve bunu yaparken aslında karşımızdakilerin hal, tavır ve düşüncelerine yani zevklerine ve renklerine dil uzatan kişilere dönüşüyoruz.
Kesinlikle