Yazar olmak, sanat veya herhangi bir alanda yazınsal yapıtlarla iletişim kurma yetisine sahip olmaktır.
Bu tanımda özellikle “yazınsal yapıtlarla iletişim kurma yetisi“nin altını çizmek istiyorum.
Çünkü;
Yazı yazmayı bilmek ile yazar olmak arasındaki farkı ayırt edemeyen çok geniş bir kitle var! İyi veya kötü, bir blog sitesine sahip olmak, neredeyse sosyal medya hesabı açmak kadar kolay. Hâl böyle olunca “ben de bir şansımı deneyeyim” diyen hemen herkes bir blog sitesi ediniyor. Elbette denemekte fayda var. Buna asla itirazım yok!
Ben sadece, bu işin de bir takım beceriler gerektirdiğinin göz ardı edilmesine itiraz ediyorum.
Şöyle söyleyeyim:
Tamam, içerik yazarları da atomu parçalamıyor. Öyle kimseye üst perdeden baktığımız yok.
-Ama neden hepimiz ses sanatçısı olmayı denemiyoruz?
Bazı kriterleri önceden bildiğimiz için olabilir mi?
Bu sorular şimdilik kenarda dursun.
Bana yüzlerce kişi şu soruyu sordu:
-Ben de blog yazabilir miyim?
Sen onaylanmak istiyorsun ama ben bunu bilemem ki! Fikrimi merak ediyorsan bana biraz bilgi vermen gerekir. Hatta, benim ne düşündüğümü bir kenara bırakıp kendine şunları sorman gerekir:
- Mesela, ilkokulda kompozisyonlarıma övgüler alıyor muydum?
- Dil bilgisi dersleriyle aram nasıldı?
- Kaç tane denemem var?
- Ben yazı yazmayı seviyor muyum?
- Bu güne kadar ne yazdım? Ben, yazı yazıyor muyum?
- Telefon görüşmelerinde mi daha iyi derdimi anlatıyorum yoksa yazışmalarda mı?
Bu soruların yanıtı, “benden içerik yazarı olur mu?” sorusunun yanıtı için ipucu olabilir.
Tamam, hepimiz ilkokulda okuma yazmayı öğrendik ama yazmayı bilmek ile yazar olmak aynı şey mi?
Biz bunları kendimize sormuyoruz!
Onun yerine ne yapıyoruz?
“Bloggerlar iyi para kazanıyormuş” deyip hemen soyunuyoruz. Yahu dur bakalım! Önce “yazıyla kendini ifade etme ihtiyacı”nı karşıla; kazanç kısmını sonra düşünürsün değil mi?
Sanatçı olmadan sanata soyunan insanın hem ayranı dökülebilir hem de başına bir takım tatsız olaylar gelebilir 🙂
Biraz ağır mı oldu?
Olsun abi!
Bir solistin, Ajdar’a ne kadar tepki gösterme hakkı varsa bloggerların da yazmayı bilmeyen yazarlara o kadar tepki verme hakkı var.
Yazılarına “günümüzde şu çok önemlidir…” kalıbıyla başlayan yüzlerce blog yazarı gördüm. Daha girizgahı yazamazken gelişme ve sonucu nasıl yazacaksın?
Tanıtım metinlerinde “siz değerli müşterilerimiz için…” kalıbını kullanan yüzlerce yazar -sözde- gördüm. Biz değerli müşterileri boş ver. Sana bir şey olmasın yahu 😄
Yazının başında ne demiştik? “Yazınsal yapıtlarla iletişim kurma yetisi” demiştik.
İletişim kurma yetisi…
İ-L-E-T-İ-Ş-İ-M…
Bir meslek, okulu olmadığı için bu kadar ayaklar altına alınmaz ki! Esasen yazar olmak için çeşitli bölümler var ama hiçbirisi “içerik yazarı” olmak için nokta atışı bölüm değil.
Adına “Kişisel Blog” Desem; Yine mi Olmaz?
“Kişisel blog” anahtar kelimesine yıllardır yatırım yapan bir blogger biliyorum. Bloglarla ilgilenen hemen herkes en azından bir kez görmüştür o bloğu. Biraz gülmeye ihtiyacım olunca açıp okuyorum. Trajikomik içeriklere 3 dk göz atıp kahkahalara boğuluyorum. 4. dakikadan itibaren sinirlerim bozulduğu için 3. dakikada kesiyorum okumayı.
Arkadaş, Google’ın (yapay zeka) kendisini yazar zannedip listelemesini fırsat bilmiş, önüne gelen her konuda ahkam kesiyor. Örnek veriyorum; araç takip sistemleriyle ilgili bir içerik yazmışsa bazen okumadan bile okumuş oluyorum içeriği.
Nasıl mı?
İçerik belli hocam:
Günümüzde araç takip sistemleri çok önemlidir…
Araç takip şu demektir…
Araçlarını takip etmek isteyenler, araç takip sistemi kullanmalıdır….İmza: Kişisel Blog Yazarı | Okan Zweig
Bu yani. İçerik bu! Maksat nicelik. Google’dan üç-beş adam gelsincilik. Böyle bloggerların içeriklerinde nitelik aramaya kalkmak hata olur zaten.
Peki neden bu kadar tepkiliyim!
Birinci sebebini yazdım. Ait olduğum mesleğe yapılan haksızlık canımı sıkıyor. Eminim, birçok blogger, hatta blog okuru da bu durumdan rahatsızdır.
Hayır, içerik yazarı olmayı göklere koymadım. Yine de bu işin, diğer işler gibi bir yolu yordamı var değil mi? Lütfen yani. 🙏
Tepkili olmamın bir diğer sebebi:
Bu adamlar, Google’dan bir şekilde trafik almayı başarınca kendilerini “blog danışmanı” zannediyorlar ya…
Blog danışmanı mı?
Yok daha neler 😄
Siz soyunmayın abi!
Yok yani, komik de değil…
Merhaba, sizin gibi kaliteli içerik üreten bir yazarı blog yazarlarının sosyal paylaşım ve buluşma noktasında görmek isteriz. Böylelikle içeriklerinizi diğer blog yazarlarına tanıtabilir ve diğer blog yazarlarıyla kolaylıkla iletişim kurabilirsiniz. Blogcular Club’da paylaşılan içerikler editör onayından geçtikten ve yazarın onayı alındıktan sonra dergimizde yayınlanacaktır. İyi çalışmalar. https://www.blogcular.club/welcome
Beni çok güldürüyorsunuz 🙂
Blogcular club ile bloggerlar buluşuyor öyle mi?
İçerikler onaydan geçiyor falan…
…😂😂 İlahi yaa 😂
Blog yazarlarının bazılarını tiye alan komik bir yazı olmuş. Okurken oldukça keyif aldım 😀 Aslında sizi rahatsız eden kısımlar bloğu kimin tuttuğuna bağlı bence. Liseye giden birinin tuttuğu blog ile sizin tuttuğunuz bir olamaz. En basit örnekle çoğu noktalama işaretlerine bile önem vermiyor. En basit yumuşamayı bile yapmıyorlar. Bizim hatamız olmuyor mu oluyor tabii ki. Çoğu da yazılan yazıyı iki kez kontrol etmemekten kaynaklanıyor.
Bir de ilk sıralarda çıkacağım diye ilk paragrafı bold kelimelere boğanlar var. Tamam bir iki tane yaparsın da utanmasa paragarfı tamamen bold yazacak 😀 En güzeli sizin yazdığınız bu blog kadar sade ve sempatik, diğer bloğunuz gibi de içerik odaklı ve fazla konuyu dağıtmayan türden olanlar bence.
Güzel bir noktaya temas etmişsin. Hedef kitle ve içerik uyumu. MiskinAdam’ı açarken, hiçbir zaman diğer blog sitem kadar popüler olamama ihtimalini kabul ederek açtım. Burada amacım, ortak düşüncelere sahip veya bu düşünceleri tartışabilecek insanlarla bir arada olabilmekti. Yani, bir nevi özkitle yaratmak. Şimdilik gelen yorumlar, “her şey yolunda” diyor. Bakalım. Gerisini zaman gösterecek. Yorumun için teşekkür ederim.
Bir çok konuda eksiklerim var, biliyorum ama yinede bu eksiklikler elime kağıt kalem(klavye, fare) almama engel değil. yazıyorum çünkü kendimi başka şekilde ifade edemiyorum. Gelecek zamanlarda bir blog sitesi açmayı bende istiyorum ve hedefim kesinlikle beğeni toplamak, yahut para kazanmak değil, kendimi bu alanda geliştirmek. O nedenle bence yazmaya karşı ilgi duyan herkes bir site açarak şansını denemelidir diye düşünüyorum. Başarılı olmak şart değil.
Tabii, denenmeli bence de…
Yukarda kendine sor denilen soruların hepsine cevabım olumluysa benim blog açmam kesinleşmiş demektir o halde hoop ben kaçtım bi blogger olup geleyim bundan sonra sen kork miskinadam :))
şaka tabiki tamam cevaplarım olmulu ama hala çookk ekmek yemem çookk kafa patlatmam gerek sizin gibi yol göstericileri takibe devam ederim ben…
Bence, cevaplar olumluysa hiç bekleme. Muhtemelen mükemmeliyetçilik yaptığın için erteliyorsun ama yanlış yapıyorsun 😉
kesinlikle hep mükemmeli aradığım için hayatım bomboş geçip gidecek ama buna gerçekten artık bi son vermeliyim
beklememeye gelince bu sözü dinlerim ki ben :))
Mükemmel noktaların altı çizilmiş. Fakat bu nasıl anlaşılır ki, düşüncelerimi hislerimi mısralara dökebiliyorum yazar olmalıyım? Gibi mi, bilmiyorum. İletişim kurma yetisi var e soruların hepside olumlu cevaplar. Bende denemeliyim o halde, beğenilmek için değil şimdiye dair iz bırakmak için. Yarın bu şevkle kişisel blog’ u açıyorum teşekkürler 😊👍
Hadi bakalım 🙂 İyi bloglar…
Bizim memlekette işini iyi yapanlar miskin miskin beklerken hiçbir şeyden anlamayanlar söz sahibi olagelmiştir hep. Bunun en güzel örnekleri de siyasette vardır.
Yakınmaya hakkımız yok. İyiler de kötüler kadar cesur olmalıdır, demiş adamın biri. Bir ülkeyi kurtarmak istiyorsak tabi.
Başarılarınızın devamını dilerim. Yazmaya devam.
Güzel yorum bence 👏 Cesarete mi ihtiyacımız var yoksa motivasyona mı? Bence içsel motivasyon şu aşamada bir adım önde gibi…
Blog yazarlığı için yolun başında olduğumdan, şu ana kadar yol gösteren birçok yazarla karşılaştım aramalarım sonucu ama ilk defa “-Merhaba ben de buradayım” demiş olmak istedim yazınızı okuduktan sonra. Buraya nasıl geldim derseniz hevesimi yitirecek noktaya gelmişken birkaç yazınızı okudum önceki sitenizde. Son olarak bu yazıdan sonra kendi kendime “Yahu Hamza bu işi günlük egzersiz veya her sabah yaptığın kahvaltı gibi düşünmedikçe, 4-5 ayda ben olayım dersen daha çok hayal kırıklığına uğrarsın.” Yani bir nevi ayran ve tatsız olaylar muhabbeti 🙂 Velhasıl içten bir teşekkür etmek istedim size.
Rica ederim…
Ama ne oldu şimdi, ben anlamadım ki…
Vaz mı geçtiniz, ne oldu? 😀
Yerinde tepkilerle güzer bir içerik olmuş… bana da beklerim…
Blog siten ve içerikler hoş görünüyor. Yorum için teşekkür ederim.
Ziyaretiniz ve müsbet izlenimleriniz için teşekkür ederim…
Senin miskin olduğuna inanmıyorum kanka
Şahitlerim var 🙂
(Neden inanmıyorsun?)