Hayran Değilsem Aşık mıyım? İdealize Etmek - MiskinAdam
BAZI ŞEYLERPSİKOLOJİK

Hayran Değilsem Aşık mıyım? İdealize Etmek Nedir?

Hiçbirimiz duygularımızla oynansın istemeyiz fakat derin düşünürsek aslında bizler de birilerinin duygularıyla oynamış olabiliriz. Evet, bunu yapıyoruz ama eminim salt kötü niyetle yapmıyoruz. Bana kalırsa en büyük hatamız idealize etmek ve manipüle etmek; hem kendimizi hem de karşımızdakini… Neden mi?

İdealize Etmek Manipüle Etmek midir?

Güçlü bağlarla kurulmuş, sağlıklı bir ilişkinin olmazsa olmaz dinamikleri arasında iletişim, cinsellik ve hayranlık faktörlerinin başı çektiğini düşünüyorum. İletişim ve cinsellik konularını başka bir yazıda tartışırız. Bu yazıda “hayranlık” üzerinde duralım istiyorum. 

Bana kalırsa hayatımızdaki insanın en az bir yönüne hayranlık duymalıyız. Aksi hâlde o ilişkinin yürümeyeceğini düşünüyorum. 

Hayatı biriyle paylaşmak istiyoruz. Elbette o kişinin bizim için ideal kişi olmasını istemek gayet sağlıklı…

Sağlıklı olmayan: Gerçekten bizim için ideal olmayan birini idealize etme çabamız!

Nasıl mı?

Her insan gibi biz de biraz bencil olduğumuzdan, ideal ilişkiyi arama zahmetine katlanmak yerine karşımızdakini (elimizdekini) veya ilişkimizi idealize etmeye başlarız. Bunu yaparken aslında kendimizi manipüle ederiz. Dolayısıyla karşımızdakini de manipüle etmiş oluruz. Onu aşık olduğumuza inandırmış, bizle bağlarını güçlendirmesine sebebiyet vermiş oluruz.

Oysa birçoğumuz hayranlığın önemini atlıyoruz. Öte yandan atladığımız faktör, bir süre sonra karşımızdaki insanı beğenmeme ile sonuçlanabilir. Çünkü hiçbir yönüne hayranlık duymadığımız insanı bir süre sonra küçümsemeye başlamamız kaçınılmazdır. Küçümsediğimiz insanı ise yanımıza yakıştıramayız. Altını çizdiğim kelime çok önemli. 

“Yanımıza” diyorum çünkü hayatımızdaki her insana hayran olmamız gerektiğini savunmuyorum. Sadece en yakınımızdaki insanı, hayatı paylaştığımız insanı, bizi tamamlayan veya tamamlamasını istediğimiz insanı kastediyorum. Beğenmediğimiz bir parçayla tamamlanmak istemeyiz, biliyorum. O yüzden “kendimizi ve karşımızdakini manipüle etmeyelim” diyorum. Açıklamama izin verin çünkü konunun en can alıcı yerine geldik:

Aşkta Hayranlık Duygusu

Hepimizin hayatındaki insandan ve ilişkiden beklentisi farklı olabilir. Hiç kimsenin dört dörtlük olmadığını biliyoruz, evet. Tıpkı bunu bildiğimiz gibi neyi sevip neyi sevmediğimizi, neyi isteyip neyi istemediğimizi, neye toleransımızın olup neye olmadığını ve neye hayranlık duyup neyle ilgilenmediğimizi de iyi bilmemiz gerekiyor zannımca. 

Çünkü “hayran olduğum bir yönü yok ama iyi bir insan” diyerek başladığımız ilişkilerin büyük bir yıkımla sonuçlanacağını düşünüyor ve hatırlatmak istiyorum. Hem “iyi insan” ne demek? Bu çok ucu açık ve göreceli bir kavram değil mi? O halde iyi olup olmaması bir yana dursun, ona hayran olup olmadığımızı da bir değerlendirelim derim. Bakın, normal bir beğeniden veya takdirden bahsetmiyorum. “Hayranlık” diyorum. Yani, hayatımızdaki kişinin herhangi bir yönüne karşı dozu yüksek bir beğeniden bahsediyorum.

Unutmayalım: Bir insanı küçümseyip küçümsememek çok da elimizde olan bir duygu değil. Örneğin ben kitap okumayan birini dünyanın en iyi insanı da olsa ister istemez küçümsüyorum. Sizin de vardır bu tür kriterleriniz. Politik doğruculuğun yalan tarafında kalmak yerine, hepimizi kendimize karşı dürüst olmaya davet ediyorum. 

Hâl böyleyken, beğenmediğimiz biriyle hayatı paylaşma çabamız beyhude olacağından o güne kadar kendisine aşık olduğumuza ikna ettiğimiz kişiyi birgün hayatımızdan çıkarmak isteyebiliriz. Öyle olunca, lafı eğip bükmeye gerek yok, bal gibi de duygularıyla oynamış oluruz. Sonra da vicdani sorumluğu reddetmek için sınırsız bahaneler buluruz. En klişesi de “sen daha iyilerine layıksın” olur. Yahut “çok iyi bir insansın ama ben artık bir şey hissetmiyorum” gibi… Aslında en başından beri o kişiye veya güçlü bir yönüne hayranlık duymamışızdır. Burada anlattığım senaryodaki tek gerçek budur bazen. 

“Bilir misin, bizim en büyük maharetimiz nefsimizden beraat kararı almaktır. Vicdan azabı dedikleri şey, ancak bir hafta sürer. Ondan sonra en aşağılık katil bile yaptığı iş için kâfi mazeretler tedarik etmiştir.”

-Sabahattin Ali

Özetle: İlişkinin en başından itibaren, “Oldurmaya çalışmamak, kendiliğinden oluyorsa teslim olmak, olmuyorsa dürüst olmak lazım; hem kendimize hem de karşımızdakine…” demek istiyorum. Böyle düşünüyorum.

Şimdi senin de iyi düşünmeni istiyorum sevgili okur: Acaba sen kimleri oldurmaya çalışırken kimlerin duygularıyla oynamış oldun? Rahat ol; bu sayfada biz bizeyiz… 

Anlatmaya Üşendiklerimi Yazıyorum
MiskinAdam


Yeni yazılarımı Instagram'da duyuruyorum. Takip et, iletişimde kalalım ✔️

Bir Yorum Yapılmış “Hayran Değilsem Aşık mıyım? İdealize Etmek Nedir?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yeni yorumları e-posta aracılığıyla bana bildir. Ayrıca yorum yapmadan da abone olabilirsiniz.

Bu yazı ilgini çekti mi?

Yeni yazılarımı Instagram‘da duyuruyorum. Takip et, iletişimde kalalım ✔️