Bir çılgınlıktır gidiyor: Kimseye güven olmazmış, herkes vefasızmış, kimse için hiçbir şeye değmezmiş, insanlar kötüymüş…
Böyle ucuz serzenişleri kimden duysam “varlığının sorumluluğunu alamayan” biriyle muhatap olduğumu düşünmüşümdür!
Size, her şeye rağmen iyi kalabilmeyi başarmış Alaybey amcayı kısaca anlatmadan önce savunduğum bir düşünceyi hatırlatayım: Değişim, bireyin kendisinden başlar. Biz değişirsek toplum değişir.
Aaah, ah! Küçük bir kasabada, hatta o kasabaya bağlı bir köyde büyümüş olmanın bıraktığı izleri anlatmakla bitiremem. Bizim oralarda enstrüman çalmayı bilen genç sayısı, bir elin...
Üretildikten kısa süre sonra hayatı sorgulamaya başlayan yapayzekaoğlu robotlar, Paul Lafargue – Tembellik Hakkı kitabını okuduktan sonra Türkiye’ye yerleşme kararı aldı.
O gün bende bir gariplik vardı aslında. Midemde bir şeyler oluyor ama açlık mıdır, hazımsızlık mıdır, nedir anlayamıyordum. Bir şeyler atıştırırsam geçer, diye düşünüp YemekSepeti...
Siz, hiç canlı bir anı okudunuz mu? Öyleyse sıkı durun! Bu satırlar; Doğu Karadeniz bölgesinde, Trabzon’un Of ilçesinde, birileri tarafından anbean yaşanıyor. Hemen şimdi; şu anda...
Sene bilmem kaç. Aslında bilirim ama yakın tarihe denk geldiği için söylemek istemem. Neyse işte, o zamanlar ayranım yok, içemiyorum; arabam var, binemiyorum. Anlayacağın, sahip olmak...
Sevgili Hizmetkârım; Duygu dolu, dramatik bir mektup yazmak isterdim ancak sen bu mektubu okurken ben halen daha akvaryumda olacağım için, edebiyat parçalamanın lüzumu yok. Suyun içinden...
Avrupa yakasından Anadolu yakasına geçiyorduk. Malum, yol uzun olmasa da süre uzun. Muhabbet etmeden vakit geçmez. Lanet olsun ki, boş vakitlerin ilacı olan boş konuşma melekesinden yoksunum....